T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / GAZİOSMANPAŞA - Mevlana Anadolu Lisesi

ANASINIFI VELİ BÜLTENİ

MEVLANA ANADOLU LİSESİ

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi

ANASINIFI  VELİ BÜLTENİ

 

Mevlana Anadolu Lisesi Rehberlik Servisinden tüm velilerimize merhaba.Okul rehberlik servisi olarak sizler için hazırladığımız bu bültende çocuğumuzun gelişiminde dikkat etmemiz gereken önemli noktalara değindik.Birlikte nice güzel nesiller yetiştirebilmek dileğiyle..

 

BESLENME

*Çocuklarımız hızla büyüyor ve mümkün olduğunca çeşitli besinlere ihtiyaç duyuyorlar. Evimizde imkanlarımız ölçüsünde , çocuğumuzun süt,yumurta,peynir,et,pekmez,ceviz,meyve  sebze vb çeşitli besin gruplarından sık sık tüketmesini özendirmeliyiz.

*Anne ve babanın yemek seçmemesi, her besin grubunu iştahla yemesi,çocuğun mutlaka,en azından akşamları anne ve babayla aynı sofrayı paylaşması yeme alışkanlığının gelişmesi açısından çok faydalı olacaktır.                                          

Çocuğumuz o öğündeki yemeği beğenmediğinde alternatif sunmamaya (örneğin:'beğenmediysen,yemeyeceksen sana makarna yapayım o zaman ' vb.)dikkat edilmelidir.Çünkü böyle yapılırsa çocuk sürekli yemek seçmeyi tercih edecek ve aile bu konuda sürekli zorluk yaşayacaktır.Örneğin o akşam 2 çeşit yemek varsa çocuk yememekte ısrarcıysa,en azından birini yemesi konusunda teşvik edilmelidir.

*'Çocuğum asla süt içmiyor',' Benim çocuğum peynir sevmez' demek yerine, belirli zaman aralıklarıyla meyveli sütler, değişik yoğurtlar,örgü peyniri gibi çocukların daha çok ilgisini çekebilecek farklı alternatifler denenebilir.Böylelikle aslında yoğurt yemediğini düşündüğünüz çocuğunuz farklı bir yoğurt  tarzını beğenebilir.Tüm denemeleriniz sonuçsuz kalırsa yoğurtlu çorba,mantı  vb. yiyeceklerle de çocuğun kalsiyum ihtiyacının bir bölümünü karşılayabilirsiniz.Yine örneğin tüm denemelerinize rağmen (omlet,katı veya az pişmiş) yumurta yemeyen çocuğunuzun çorbalarının,keklerinin ve kurabiyelerinin içine yumurta katabilirsiniz.Örneğin çocuğunuz makarnayı seviyorsa makarnasını sebzelerle birlikte pişirebilirsiniz.

*Sonuç olarak çocuğumuza mümkün olduğunca yemek seçmemeyi aşılamak en iyi çözüm olacaktır. Böylece çocuğumuz anasınıfında da, okulda da beslenmede sıkıntı yaşamayacaktır.

 

TEMİZLİK

*Biz dışarıdan geldiğimizde hemen ellerimizi nasıl yıkıyorsak, çocuğumuzun da bunu görüp uygulamasını sağlamalıyız. Çocuğumuz eli veya kıyafeti kirlendiğinde bu durumdan rahatsızlık duymalı. Burada anne ve babanın payı çok büyük.Siz el yıkarken,diş fırçalarken  çocuğunuzda mümkün olduğunca bunu görsün ve uygulasın.Böylelikle zamanla aynı sizin gibi titiz ve temizliğine özen gösteren bir birey haline gelecektir.

*Çocuğumuzu okula gönderirken her gün iç çamaşırlarını değiştirmeli, en geç gün aşırı mutlaka banyo yaptırmalıyız. Gün boyunca oynayan,koşuşan çocuklarımız çok daha çabuk terlemekte ve mikroplara maruz kalmaktadır.Çocuğumuzun sınıf içinde giydiği ayakkabıları her hafta temizleyip öyle okula göndermeliyiz çünkü çocuklarımız o ayakkabılarla gün boyu lavaboyu da kullanabiliyorlar.

*Anasınıfındaki çocuğumuzu külotlu çorapla, kemerli ve düğmeli kıyafetlerle okula göndermemeliyiz. Oyuna dalan çocuğumuz tuvalete son anda gitmekte,böyle durumlarda kemerli,düğmeli,külotlu çoraplı kıyafetler çocuğumuzun tuvalette yetişememe durumuna neden olmaktadır.Ayrıca yine küpe,kolye takmak da bu çocuklarımız için okul içinde riskli.Oyun sırasında başka bir çocuk bilmeden bunları çekebilir ve çocuğumuz bu durumdan zarar görebilir.

 

ÇOCUĞUMUZLA NİTELİKLİ ZAMAN GEÇİREBİLME

*Bazı anne babalar çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramadıklarını düşünür. Oysa ki çocuğumuzla geçirdiğimiz zamanın niceliği değil niteliği önemlidir. Gün boyunca koşuşturmaca içinde yorulan anne babalar olarak evde en az bir saatimizi sadece çocuğumuza ayırmalıyız. O saatte evde birlikte onun yaşına uygun oyunlar oynayabilir, onunla sohbet edebilir,hikaye masal okuyabilir,oyun hamurlarıyla,  oyuncaklarıyla oyunlar oynayabiliriz.

*Onunla konuşurken göz hizasına inmemiz onun kendini bize daha iyi ifade etmesini sağlar.Ona sık sık sarılmamız,onu ne kadar çok sevdiğimizi söylememiz,yapacağı şeylerde onu yüreklendirmemiz , özgüveni gelişmiş bir evlat yetiştirmemize yardımcı olur.

*Bu yaştaki çocuğun parklarda yaşıtlarıyla zaman geçirmesi gerçekten çok önemlidir.Bu sayede arkadaşlık kavramı,neyi yapmanın doğru neyin yanlış olduğu,birlikte oyun oynayabilme,oyun kurabilme,sıra bekleyebilme ve paylaşabilme duygusunu çocuğumuzda geliştirebiliriz.Yaz kış demeden uygun kıyafetlerle çocuğumuzun parklardan sık sık yararlanmasını sağlamalıyız.Parktaki oyunları sırasında sürekli çocuklara müdahale etmek,çocuk adına karar vermek ve çocuk için koruyucu tavırlara girmek çocuğumuzun özgüven gelişimini zedelemektedir.

*Alınan bazı kararlarda çocuğumuz küçük bile olsa fikrini almak onun kendine güveni geliştirecek önemli olduğunu hissettirecektir.(Örneğin: Bu gün hangi yemeği pişirelim? Birlikte hangi oyunu oynayalım?Odanı ne renge boyatalım?Bu iki kıyafetten hangisini sana alalım?)

*Kitap okuma alışkanlığı çok küçük yaşlarda daha kolay kazanılabilen bir alışkanlıktır.Bu nedenle ilerde çocuğumuz bir türlü kitap okumuyor demek yerine her akşam yarım saat evimizde televizyonu kapatarak okuma saati yaparsak çocuğumuza bu saatlerde kitap okursak böylelikle kitap sevgisini küçük yaşta onlara kazandırabiliriz.               

SORUMLULUK

*Çocuğumuza yaşına uygun sorumluluklar vermek ,onun küçük yaşta sorumluluk alma alışkanlığı kazanmasını sağlar.Örneğin çiçekleri sulamak,tabağını lavaboya götürmek,oyuncaklarını toplamak vb. alışkanlıklar konusunda çocuğumuzu destekler bunları rutin olarak gerçekleştirmesinde yardımcı olursak ilerde de her türlü sorumlulukta çocuğumuzun hiç bir sıkıntı çekmemesini sağlayabiliriz.

               TV VE İNTERNET KULLANIMI

*Anaokulu ve ilkokul çağları çocukların zihinsel, sosyal ve duygusal gelişiminin en hızlı olduğu yıllardır. Çocuk anne babasını sürekli elinde telefonla uğraşırken görürse, akşamları evde devamlı televizyon izlenirse,anne iş yaparken çocuk tv ve bilgisayar başında saatler geçirirse,tablet yada bilgisayar başında bir çocuk günde bir saatten fazla kalırsa o çocuğun gelecekte teknoloji bağımlısı olma riski oldukça fazladır.Bununla da kalmamakta tv,cep telefonu ve internet başında geçirilen fazladan her zaman çocuğumuzun zihinsel gelişimine ve sosyalleşmesine darbe vurmaktadır.

*Çocuğumuzun televizyonda izlediği çizgi filmleri ve bilgisayarda oynadığı oyunları da mutlaka gözlemlemeliyiz. Şiddet içerikli oyunlar oynayan, şiddet içerikli çizgi filmler izleyen çocuğun insanlarla ilişkilerinde de şiddeti kullanacağını unutmamalıyız.

 

BABALARA MEKTUP:BİR GÜN MUTLAKA

   Bir gün, çocuğum doğdu. O dünyaya geldiğinde, yetişmem gereken uçaklar ve ödenmesi gereken faturalarla meşguldüm. Ben uzaklardayken yürümeyi öğrendi. Konuşmayı da öyle. Ve biraz büyüdüğünde, "Senin gibi olmak istiyorum baba" demeye başladı. "Ben de büyüyünce senin gibi olacağım."

    İşyerine telefon açıp, "Baba, eve ne zaman geleceksin?" diye sorardı ikide bir. "Ne zaman geleceğimi bilmiyorum oğlum. Ama geldiğimde birlikte güzel bir vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

   Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum on yaşına geldi. Ona güzel bir top aldım. "Top için teşekkürler baba!" dedi, "Haydi oynayalım." "Bu hafta sonu tamamlamam gereken işler var" dedim. "Bugün olmaz, haftaya, tamam mı?" "Tamam" dedi, fakat yüzündeki gülümseme eksilmedi. "Büyüyünce baba" dedi, "ben de senin gibi olmak istiyorum."

   Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum önce ilkokuldan, sonra liseden, sonra üniversiteden mezun oldu. Bu durumda, başka birçok baba gibi, benim de söylemem gereken bir şeyler vardı. "Seninle gurur duyuyorum" oğlum dedim. "Gel, şöyle biraz oturalım; sana diyeceklerim var." Başını salladı ve gülümseyerek: "Arkadaşlara sözüm var baba" dedi. "Sen arabanın anahtarlarını verebilir misin bana? Sonra görüşürüz, oldu mu?"

 

   Yıllar öylece geçip gitti. Emekli oldum. Artık bol bol vaktim vardı. Oğlum ise başka bir şehirde iyi bir iş bulmuştu, orada yaşıyordu. Bir gün ona telefon ettim. "Eğer sence de uygunsa, hafta sonu buraya gel de hasret giderelim" dedim. "Sevinirim baba" dedi. "Bir bakayım, müsait bir vakit bulabilirsem, gelirim. Ama şu sıralar işlerim çok yoğun. Fakat seninle görüşmeyi ben de istiyorum, baba." "Peki, ne zaman gelirsin oğlum?""Ne zaman olur bilmiyorum, baba. Şimdi bir iş görüşmem var, ona yetişmem gerek. Sonra ararım seni. Geldiğimde birlikte güzel vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

   Ve telefonu kapattığımda, oğlumun çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini anladım. Çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini... Örnek aldığı babasına benzediğini... Büyüyünce tıpkı babası gibi olduğunu...

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 09.11.2016 - Güncelleme: 26.10.2021 15:06 - Görüntülenme: 5120
  Beğen | 0  kişi beğendi