T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / GAZİOSMANPAŞA - Mevlana Anadolu Lisesi

BİR HAYAT RENGİDİR KAYGI

BİR HAYAT RENGİDİR KAYGI

 

Kaygı varoluşumuzun belki de en temel duygu durumlarından biridir. Nedenini çok da anlamlandıramadığımız ve büyük bunalımlara yol açan bir ruh halinin yansımasıdır.

 

Kaygının öğrencide yarattığı olumsuz sonuçları sıklıkla bir davranışta veya bir iletişim sırasında gözlemleyebiliyoruz. Bu kaygı durumunun -öğrencinin potansiyeli ne olursa olsun- tüm öğrencilerde görüldüğü bilinmektedir. Hayatımızın temel dönemeçlerinden birini geçerken kaygısız olmak mümkün değildir. Kaygı ile ilgili yapılan duygu durum çalışmalarında ortaya çıkan gerçek, her canlının belli derecelerde kaygı yaşadığıdır. Bireylerin kaygı seviyesi yükseldikçe hem fiziksel hem de ruhsal açıdan işlev göremez hale geldikleri gözlenmiştir. Kaygı orta düzeyli yaşandığında bir tür motivasyon görevi görür ve bireyi amacına yaklaştırır. Bu fikirden hareketle kaygısız öğrenci yoktur; sadece kaygı halini az veya yoğun yaşayan öğrenciler vardır diyebiliriz.

 

Kaygıyla ilgili ilginç doğa gözlemleri de vardır. Bunlardan biri Japonya'da yaşanılan bir balıkçılık öyküsünde anlatılmaktır. Japon balıkçılar uzun ve günlerce süren  avlamalara çıkarlar. Bu nedenle yakaladıkları balıkların daha taze kalmalarını sağlamak için gemilerin içinde, tuttukları balıklar için havuzlar yapmışlardır.Tuttukları balıkları bu havuzlara atmaktadırlar.Yine böyle bir av sonucunda limana yaklaştıklarında çok ilginç bir olayla karşılaşırlar. Balıkların hala ilk günkü gibi kıpır kıpır ve hareketli olduklarını görürler. Durumu anlayan birkaç balıkçı bu durum karşısında şaşırır. Şaşırdıkları durumun nedeni denizlerin en yırtıcı balıklarından Piranhanın diğer balıklarla birlikte ağa takılıp havuza girmesidir. Piranhanın havuzda oluşu daha önce hareketsiz ve kendi kaderlerini bekleyen balıkların ilk günkü gibi hareketli ve canlı olmalarını sağlamıştır. Piranha balığının varlığı diğer balıklarda varolma gerekçesi olmuştur. İşte kaygı bizi hayata bağlayan ve motivasyonu tetikleyen böyle bir durumdur. Önemli olan kişinin kendi nesnel gerçekliğini iyi yorumlaması ve ruh dengesine ket vuracak bir duygu durumunu kontrol etme yeteneğini öğrenmesidir.

 

Kaygı var olacaktır. Bu kaygıyla nasıl baş edebileceği kişinin amacına dair yaptığı düzenli uğraşların nasıl olması gerektiği problemini ortaya çıkarır. Kaygıyla baş etmenin en önemli taktiklerinden biri sene başı çalışmalarını düzenli kılacak bir çalışma prensibi ortaya koymaktır. Öğrencinin bilgi düzeyi ve uygulama becerisi bu olgunlaştırdığı planlarla artarsa öğrencide oluşan kaygı da o oranda minimize olur. Dolayısıyla öğrencilere önereceğimiz esas yöntem sezon başı çalışma planlarına uymalarıdır.

 

Bir diğer taktik ise uygulanması ve düşünülmesi gereken yol deneme sınavlarına yüklenen anlamla ilgidir. Deneme sınav sonuçları bazı öğrenciler tarafından oldukça abartılmaktır. Bunun sebebi öğrencilerin kendilerini sanki sınava değil de deneme sınavına hazırlar pozisyona sokmalarıdır. Bu, oluşturulan mükemmeliyet duygusu da öğrenciyi kaygıya sürükler. Bir deneme sınavı kötü geçtiğinde ortalığı ateşe veren öğrencileri de gözlemlemekteyiz. Dolayısıyla denemeler, sınavın sadece provalarıdır onun için temel eksikliklerimizi belirleyen araçlardır. Denemeleri amaç olarak değil hedefe ulaştıran araçlar olarak düşünmeliyiz sadece...

 

Kaygının ortaya çıkmasında etkili olan bir diğer husus aile ve öğrenci iletişimidir. Aşırı koruyucu ve baskıcı aileler de öğrencide kaygının ortaya çıkmasında etken olmaktadır. Kişilik oluşturmaya çalışan ve kendine yeni bir dünya kurmak isteyen ve çalışma olarak sıkıntı duyan bir öğrenciye söylenecek yanlış sözler de öğrenciyi sıkıntıya sokar. "Hadi kalk ders çalış" gibi yönlendirmeler veya "Komşunun kızı-oğlu kazandı sen hala buradasın" gibi sözler öğrenciyi olumsuz etkileyip, kaygısını artırmaktadır. Ailelere düşen önemli görevlerden biri öğrenciyle pozitif bir iletişim kurmalarıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi düzenli çalışma ve sonuncunda gelişme esas reçete olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer bunlar yapılmazsa öğrenci de üç maymunları oynar ve bu durum da öğrencimizin kişilik gelişimine zarar verir.

 

 

Kaygı söz konusu olduğunda çoğu kitaplarda veya internet sitelerinde karşımıza çıkan diğer yöntemler ise gevşeme teknikleri ve meditasyon yöntemleridir. Bu tekniklerin pratikte kısa süreli bir çözüm olduklarını düşünmekteyim. Problem çözme becerisini artırdığımızda zihinsel anlamda bir uyum süreci içerisine girdiğimizde bu tekniklere ihtiyaç duymadan amacımıza ulaşabileceğimize inanıyorum.Yeter ki arzu ettiğimiz ve yoğun olarak istediğimiz hedeflere ulaşma noktasında düzenli çalışmalarımızı yapalım. Göreceksiniz esas baş etme yolunun kendimiz olduğunu göreceksiniz.

 Çaresiz değilsiniz Çare sizsiniz

 

 

 

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 25.11.2016 - Güncelleme: 26.10.2021 15:00 - Görüntülenme: 2894
  Beğen | 0  kişi beğendi